8 Ocak 2013 Salı

Dişleri beyazlatmak sorun yaratabilir


 Dişlerini beyazlatarak gülümsemelerini daha parlak ve çekici bir hale getirmek isteyenlere küçük bir uyarımız var. Birçok kişi amatör beyazlatıcı ürünleri kullandıktan sonra diş etlerinde tedirgin edici bir hassasiyet hissetmişlerdir. Özellikle dişlerinizde dolgu, kron ya da diş eti iltihabı varsa beyazlatma işleminin uygun olup ol­mayacağı konusunda mutlaka dişçinize danışmaksınız. Kozmetik dişçilikte son trent herkesin daha parlak ve çekici gülümsemelere sahip olması yönündedir. Aslında Amerikan Koz­metik Dişçilik Akademisi, dişçilere giden hastaların büyük birçoğunluğunun yalnızca dişlerinin bembeyaz olmasıyla ilgilendiklerini açıklamıştır. “Son beş yılda diş beyazlatıcı ürünleri kullanmak isteyen tüke­tici sayısında yüzde 300′lük bir artış söz konusu olmuştur,” diyor Wisconsin’li dişçi Christian Kammer. Bununla birlikte beyazlatıcı bantlar, jetlerle diş macunları gibi herkesin kolaylıkla satın alabileceği bu yeni ürünler her hafta satış rekorlan kırmaya ve yıllık satış miktarları da milyarlarca dolarla ifade edilmeye başlamıştır. “Diş yüzeyindeki yemek artıkları ve bakterilerin oluşturduğu yabancı maddeler ve diş taşlarıyla dolu bir ağızda dişlerin beyazla­tılma işleminden önce baştan aşağı temizlenmesi gerekmektedir,” diye vurguluyor Dr. Kammer. Dişçinin yapacağı beyazlatma işlemiyle evde sizin yapacağı­nız işlem arasında çok önemli farklılıklar vardır. Dişçinin muayene-hanesindeki beyazlatıcı maddeler fiyatları 350 ile 600 dolar arasın­da değişen oksijenli sular kullanılarak gerçekleştirilirken evde kul­lanılanların fiyatı bunların ancak yansı kadardır. Eczanelerden her­kesin alabileceği ürünler, içinde çok daha az miktarda oksijenli su bulunan solisyonlar olup fiyatlan 15 ile 40 dolar arasında değiş­mektedir. “Amatör olarak dişlerini beyazlatmak isteyenler için eczane­lerde satılan bu ürünler işe yarayabilir ama onlann dişçilerinki ka­dar etkili ya da güçlü olmadıklannı bir süre sonra dişçiye giden has­talar söylemektedirler,” diyor Dr. Kammer. Eczanelerden ya da mar­ketlerden satm alınan beyazlatıcı ürünlerin diş minesine ciddi zarar­lar verebileceğini de sözlerine ekliyor, Dr. Kammer. Güney California Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma evde yapılan bir haftalık beyazlatma işleminden sonra hastaların yüzde 54′ünde diş etlerinde hafif hassasiyet, yüzde 8′inde or­ta dereceli hassasiyet ve yüzde 4′ünde de ciddi hassasiyetin söz konusu olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Elektrikli diş fırçalarının kullanımı kolaydır



 Elektrikli diş fırçalanyla diğer otomatik aletlere o kadar çok para vermeye değer mi? Eğer dişlerinizi iyice firçalayamıyorsamz bu sorunun yanıtı evetdir. Yok eğer dişçinizin uyansı doğrultusun­da dişlerinizi fırçalayabiliyorsanız yanıt hayırdır. Dr. Mark Harris’in herkesin şunu bilmesini istiyor: “Dişlerin fırçalanması yerlerin ovulup fırçalanmasına benzemez.” Dr. Harris bu sözlerle ne demek istediğini de şöyle açıklıyor: “Bazı insanlar sert fırçalarla dişlerini yine aynı sertlikte fırçalama­larının çok iyi sonuçlar doğuracağını düşünürler ama dişlerin ara­sında ve yüzeyinde oluşan bakteriler ve yemek artıklan ovalamakla çıkmaz. Yumuşak fırçalarla dişlerinize daha az zarar verirsiniz. Ba­zı yaşlılar sert fırçalamanın bedelim dişlerinde oluşan oyuklarla öde­mek zorunda kalmaktadırlar.” En etkili fırçalama türü yumuşak hareketlerle ve günde üç kez yapılan fırçalamadır. “Her yemekten sonra dişlerinizi fırçalarsanız günde bir kez kullanacağınız elektrikli diş fırçasından daha yararlı bir şey yapmış olursunuz.” Öte yandan, Dr. Harris, “Bazı insanlar talimatları kesinlikle dinlemezler. Arabalarını yıkar gibi sert hareketlerle dişlerini fırça­larlar ve hem dişlerine hem de diş etlerine zarar verirler. Bu tür in­sanların arabalarını yıkatmaya götürmelerini ve dişlerinin temizliği için de elektrikli diş fırçası satın almalarını öneririm,” diye ekliyor. Ama çürüklerin ve diş eti hastalıklarının önlenmesi dişlerin çok iyi temizlenmesine bağlıdır. “Hangi diş fırçasını kullanırsamz kullanın bunun ağzınızın içinde her tarafa uzandığından emin olma­lısınız. Dişlerin arasındaki yemek artıklarının da temizlenmesi ge­rekir. Eğer arkadaki dişlere ulaşamıyorsanız en arkadaki dişlerinize ulaşabilecek yeni bir diş fırçası satın almalısınız.” Mayo Klinik doğru fırçalamayla diş ipliğinin düzenli bir şekil­de kullanımının elektrikli ürünlerin kullanımı kadar etkili oldu­ğunu saptamıştır. Romatizma gibi eklem hastalıkları olanların elektrikli diş fırçalarını ve elektrikli diş ipliği cihazını kullanma­ları öneriliyor.

Eyvah sevgilimin ağzı kokuyor



 Ağzınızın kokmaması için özen gösterebilir ya da önlemler alabilirsiniz. Ancak sevgilinizin, patronunuzun ya da iş arkadaşlarınızın ağzı kokuyorsa… Bu durumda ne yapmanız gerektiğini biliyor musunuz? Diş Hekimi Özlem Acar size bu durumda yardımcı olabilecek birkaç öneride bulunuyor; Ağzında koku hissettiğiniz kişiye naneli bir sakız çiğnemesini önerin. Nazik olmak istiyorsanız ilk önce kendiniz bir tane alın ve daha sonra ona verin. İçecek bir şey önerin. Bazen kişilerin ağızları kuruduğu için de kokabilir. Her hangi bir içecek ya da bir bardak su da ağzındaki kuruluğun geçmesine neden olabilir. Ağız bakımından bahsedin. Bazı kişiler ağız bakımlarını ihmal edebilirler. Bu durum onların ağızlarında bir koku oluşmasına neden olabilir. Günlük ağız ve diş bakımı; günde iki defa diş fırçalama, diş ipi ve ağız gargarası kullanımı şeklinde olmalıdır. Kişi uzun zamandan beri geçmeyen bir ağız kokusuna sahipse, diş hekimine gitmesi konusunda öneride bulunun. Dişlerdeki bir çürük ya da biriken plaklar da ağız kokusuna neden olabilir. Bu durumda ise diş hekiminin müdahalesi dışında hiçbir uygulama ağız kokusunu gidermez. Bazen dişleriniz ya da yediklerinizin dışında bir nedenle de ağzınız kokabilir. Ağız kokusu sinüzit, boğaz enfeksiyonu, mide problemleri gibi herhangi bir rahatsızlığın da habercisi olabilir. Bu gibi durumlarda kişinin daha detaylı bir muayeneden geçmesi gerekebilir. Bu ve bunun gibi pratik önerilerin kısa süreli bir çözüm yarattığını belirten Acar, sadece ağzınızın kokmaması için değil aynı zamanda sağlıklı dişler içinde altı ayda bir düzenli olarak diş hekimi ziyaretlerinin ihmal edilmeden yapılması gerektiğini söylüyor. Böylelikle daha kolay bir tedavi yöntemi ile daha ciddi bir sorun ile karşılaşmadan rahatsızlığınızın giderilebileceğini söyleyen Acar, her hastalıkta olduğu gibi diş tedavilerinde de erken teşhisin önemini vurguluyor.

Ağız kokusuna son!

Çok basit bir yöntemi var! Diş bakımının püf noktaları. Diş fırçalama konusunda doğru bilinen yanlışlar ve önemsenmeyen detaylar, ağız sağlığının bozulmasına neden oluyor. Diş macununun ıslatılmaması gerektiğini belirten uzmanlar, yemeklerden hemen sonra dişlerin fırçalanmasını ise tavsiye etmiyor. Dt. Hacer Esved Alireisoğlu, yemeklerden hemen sonra dişleri fırçalamak besinlerdeki asitlerin ağızda dağılmasına neden olduğu için dişleri zayıflattığını belirterek, dişlerin yemeklerden en az bir saat sonra fırçalamanın daha uygun olduğunu söyledi. Türkiye’de ağız ve diş sağlığına yeterince önem verilmediğini kaydeden Alireisoğlu, diş sağlığı konusunda yapılan hataları şöyle sıraladı: “Diş macununun bilinenin aksine suyla ıslatılmaması gerekir. Islanan diş macunu etken maddesini kaybeder. Diş macunu leblebi tanesi büyüklüğünde kullanılmalıdır. Unutmayalım ki diş macunu sadece diş fırçalamayı kolaylaştırıcı bir ajandır.” “NE KADAR UZUN FIRÇALARSAM O KADAR İYİ” DİYE DÜŞÜNMEYİN “Diş temizliği hakkında bilinen yanlışlardan biri de, dişleri uzun süre ve sert şekilde fırçalayarak daha çok bakteri öldürüldüğü inancıdır. Yapılan araştırmalar 2 dakikayı aşan fırçalamanın daha çok bakteri öldürmediğini gösteriyor. Dişlerin günde en az bir kez 2 dakika süreyle çok sert olmadan fırçalanması ve diş ipi kullanımıyla ideal bir diş temizliği sağlanabilir. Sigara, çay ve kahve tüketimi fazla olanlarda meydana gelen dil pası kokuya neden olabilir. Bu durumda dişler fırçalandıktan sonra dili de fırçalamak gerekir.” ARITICI GIDALAR TÜKETİN “Doğal diş fırçası olarak bilinen elmanın yanı sıra çiğ havuç, patlamış mısır ve kereviz özellikle yemek aralarında tüketildiğinde mekanik bir temizlik sağlayacaktır. Sabahları elma sirkesiyle gargara yapın ve sonra dişlerinizi fırçalayın. Sirke, lekelerin yok olmasına, dişlerinizin beyazlamasına ve diş etlerinizdeki mikropların ölmesine yardım eder.” AĞIZ KOKUSU İÇİN KAHVE ÇEKİRDEĞİ ÇİĞNEYİN “Ağız kokusu gündelik yaşamda insanı sosyal ve psikolojik olarak etkileyen bir rahatsızlıktır. Kötü ağız kokusu, hem kişiyi etkiler hem de çoğu zaman mahçubiyete sebep olur. Ağız boşluğunda yaşayan bakterilerin artıkları olan sülfürlü bileşikler kötü kokuya yol açar. Kahve çekirdeği çiğnemek bu sülfür bileşenlerini ortadan kaldırır. Kakao çekirdeğindeki antibakteriyal içerik nedeniyle, çikolata dişlere zarar vermiyor. Şekerlemeler ise dişlerin baş düşmanı. Meyve sularındaki asit ise her türlü dişe zararlı. Aynı şekilde laktoz içeren süt de, diş çürüklerine yol açıyor.” YEMEĞİ PEYNİRLE SONLANDIRIN “Meyve suları, tatlılar, sert kıvamlı şekerler, karamel, muz gibi yiyecekler dişlerde çürük oluşturma riskini artırıyor. Tatlı yedikten sonra süt, ayran içmek ve peynir yemek, şekerin ve ortaya çıkan asidin zararlı etkilerini önler. Ph seviyesini kontrol ettiğinden dişler için koruyucu kalkan oluşturur.” Cihan Kaynak: http://www.haberturk.com/saglik/haber/570658-agiz-kokusuna-son

Doğanın eczanesinden





Tansiyon Un: Yapıldığı tahılın besin değerlerini içerir. B vitaminleri, E vitamini, demir ve magnezyum açısından oldukça zengindir. Karaciğer: Bağışıklık sistemi, cilt ve keskin gözler için gerekli olan A vitamini açısından zen­gindir. Küçük bir porsiyonu, günlük A vitamini ve demir ile aylık B12 vitamini ihtiyacını giderir. İdrar yollan Nane: İdrar söktürücü özelliğe sahiptir. İçerdi­ği mentol, midenin normal işlevini görmesine ne­den olur. Vücuda giren grip mikrobuna karşı sa­vaştığı gibi, ileri yaşlarda ülsere yakalanma ris­kini de azaltır. Sabahları mide bulantısını keser. Nane çayı, baş ağrısı, stres gibi hastalıkların ya­nı sıra mide yanmasına da birebirdir. Ancak nane çayını aç karnına değil tok karnı­na için. Elma: İçindeki C vitamini ve pektin oldukça faydalıdır. Kolestrolü düşürür, sindirim sistemini düzenler ve idrar ve hacet yollarındaki sorunları giderir. Kepekli ekmek: B3 vitamini, demir, potasyum ve folik asit içerir. Günde 2 dilim yemek iyi gelir. Fazlası idrar yollarına zararlıdır. Karın ağrısı Papatya Çayı: Bağırsak yollarında toplanan gazı çıkartır, sindirim sistemini düzenler, mide ağrısını keser.

Yapışkanotu




Böbrekleri, karaciğeri, dalağı zehirli ve zararlı maddelerden arındırır. Lenf kanseri dahil olmak üzere, tüm lenf sistemi hastalıklarında kullanıl­malıdır. Lenf sistemindeki tıkanıklıkları açar ve zararlı maddelerden arındırır. Dölyatağı hastalık­larında da kullanılabilir. Bitki çayı, çay içimi, dış­tan kompres ve yıkama biçiminde, deri hastalık­larına, yaralara karşı kullanılabilir. Bitki, epilep­si (sarah) hisleri, Parkinson hastalığı, sinirsel hastalıklar, idrar tutukluğu, kum ve taş rahatsız­lıklarında da önerilir. Her tür böbrek hastalığı ve böbrek iltihabına karşı, yapışkanotu – altınbaşak eşit karışımının çay ile kürsel uygulanmalıdır. Yapışkan otunun kullanımı Yapışkan otu çayı: Yarım veya bir tatlı kaşığı ince kıyılmış bitki, orta boy bir su bardağı dolu­su kaynar derecede sıcak suyla haşlanır ve 5-6 dakika demlendikten sonra süzülür. Günle 2-5 bardak taze demlenmiş çay, gargaralar eşliğinde soğutulmadan içilir. Yapışkan otu merhemi: İyice yıkanarak ince kıyılan nemli bitkinin özsuyu, mutfak robotu kul­lanılarak elde edilir. Oda sıcaklığındaki tereyağı ile bitki özsuyu iyece karıştırılır ve elde edilen merhem buzdolabında saklanır, üzün süre da­yanmaz, küflenir.

Belbal

Belbal özellikleri * İyisi sarı renkte olanıdır. Kabuğu kullanılır. * İçilme miktarı 12 gramdır. Belbal faydaları * Balla karıştırılıp yenirse, mide için çok iyi gelir. Özellikle mide üşütmelerine çok iyi gelir.mideyi kuvvetlen dirir ve gevşemesini engeller. * Göz nezlesine ve bağırsak hastalıklarına iyi gelir. * İştahı artırır.

Balık sazı (şamar, kova otu, kara hasırlık kızsazı)

Balık sazı (şamar, kova otu, kara hasırlık kızsazı) özellikleri * Anadolu’da antalya civarında yetişir. * Üç çeşidi vardır. * Su içinde, su kenarında, deniz kenarında sulu yerlerde yetişen bir ottur.yemişi, dalları kullanılır. Balık sazı (şamar, kova otu, kara hasırlık kızsazı) faydaları * Kara tohumları bulunan çok kardeşlenmiş, yeşil saplar dan ibarettir. Bazı yerlerde bundan hasır yaparlar. * Yemişli çeşidinden yemişini yiyenlere uyku verir. * Meyvesiz olan ikinci çeşidini kavurup sancı yapan ur ve şişlere sürülürse derhal ağrıyı keser. * Yemişli çeşidinin yemişi kavrulup üzüm şurubuna katı larak içilirse ishali durdurur ve idrarı arttırır. * Dalları dövülüp yılan sokmasına karşı yakı gibi kullanılırsa fayda verir. * Üçüncü çeşit, kova otunun uçlarında tohum gibi pıtraklar bulunur. Şayet bunu taze iken çayır içinde katır ve at yerse derhal ölür. Fakat tazeliğini kaybedip kurumaya başlayınca artık hayvanlara zarar vermez. Bunun zararı at ve katırlaradır başka hayvanlara zarar vermez.

100′den fazla hastalığa iyi geliyor




Yüksek oranda antioksidan içeriyor… Zerdeçalın her türlü kanser hastalıkları, diyabet, enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere 100′den fazla hastalığa iyi geldiğini biliyor muydunuz? Atatürk Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlhami Gülçin, Türkiye’de zerdeçalın kullanım alanının yaygınlaşması gerektiğini söyledi. TEZ ÇALIŞMASI YAPILIYOR Gülçin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yüksek lisans öğrencisi Tuğba Ak ile birlikte zerdeçalda bol miktarda bulunan ”curcumin” maddesi üzerine bir tez çalışması yaptıklarını söyledi. Zerdeçalın Ortadoğu mutfağında yaygın bir şekilde, halk hekimliğinde haplar şeklinde kullanıldığını ve günlük diyetle birlikte de alındığını ifade eden Gülçin, ”Zerdeçal, Ortadoğu mutfaklarında çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Zerdeçallı pilavlar, salatalar yaygındır. Zerdeçal büyük bir öneme sahipken, bizim buna yabancı kalmamız mümkün değildi. Biz de son zamanlarda sadece zerdeçalı kullanmak değil, zerdeçalda bulunan etkin madde olan ‘curcumin’ üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık” dedi. YÜKSEK ORANDA ANTİOKSİDAN MADDE İÇERİYOR Çalışmalarında, zerdeçal bitkisini antioksidan kapasitesini irdelemeye çalıştıklarını anlatan Gülçin, ”Özellikle antioksidan ve radikal giderme kapasitesini hem belirledik hem de bilinen standartlarla kıyasladık. Gerçekten yapmış olduğumuz çalışmalarda aynı konsantrasyona denk gelen standartlara karşılık zerdeçal ve dolasıyla curcumin molekülünün çok yüksek oranda antioksidan aktive gösterdiğini tespit ettik”’ diye konuştu. 100′DEN FAZLA HASTALIĞA İYİ GELİYOR Gülçin, zerdeçalın ve dolayısıyla curcuminin her türlü kanser hastalıkları, diyabet ve enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere 100′den fazla hastalığa iyi geldiğini, hatta bunlardan bazılarının gen seviyesinde iken engellediğinin tespit edildiğini ifade etti. BİR BARDAK SÜTE BİR ŞEKER KAŞIĞI ZERDEÇAL KATIN Özellikle Türk mutfağında da zerdeçalın kullanım alanının yaygınlaşmasını tavsiye eden Gülçin, şunları kaydetti: ”Bilhassa çocuklara yönelik uygulamalarda özellikle sabah ve akşam yatarken bir bardak süte bir şeker kaşığı zerdeçal katıp çocuklara içirmek; hem bağışıklık sistemini kuvvetlendirir hem de olası hastalıklara karşı koruma ve direnç kazandırır. Kolon kanseri başta olmak üzere her türlü kanser hastalıklarına, diyabet ve enfeksiyon hastalıklarına çok iyi gelmektedir. Kışları her türlü hastalığa tedbir alıyoruz ama sonbahardan kışa doğru geçiş mevsiminde yeterince önlem alamıyoruz ya da güzel havaya güveniyoruz, dolayısıyla kış dönemlerinde enfeksiyon hastalıklarına çok daha sık yakalanıyoruz. Bunun için özellikle geçiş mevsimlerinde, enfeksiyon hastalıklarına karşı zerdeçal kullanılmalıdır.” ”GEÇİŞ MEVSİMLERİNDE, ZERDEÇAL KULLANIMINA ÖNEM VERİLMELİ” Doç. Dr. Gülçin, geçiş mevsimlerinde zerdeçal kullanımına biraz daha ağırlık verilirse, başta çocuklar olmak üzere, herkesin enfeksiyon hastalıklarından kendisini bir derece daha sakındırmış olacağını vurguladı. ZERDEÇALIN GÜNLÜK HAYATTA KULLANIMI Zerdeçalın, Türkiye’de yetiştiğinin bilinmediğini, Ortadoğu’da ise çok yaygın bir yetişme alanına sahip olduğunu ifade eden Gülçin, diğer baharatlarda olduğu gibi günümüzde Türkiye’de hemen hemen bütün aktarlarda bol miktarda bulunduğunu kaydetti. Zerdeçalın, salatalarda, pilavlarda taze olarak, kurusunun da baharat olarak kullanılabileceğini anlatan Gülçin, ”Zerdeçalın anayurdu Hindistan olarak bilinmektedir ancak günümüzde diğer baharatlar gibi tüm aktarlarda kolayca bulmak mümkündür. Her türlü kanser hastalıkları, diyabet, enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere 100′den fazla hastalığa iyi gelen zerdeçalın Türkiye’de kullanım alanının yaygınlaşması gerekiyor” dedi. GÜNLÜK 2-3 BARDAKTAN FAZLASI İÇİLMEMELİ Birçok hastalığa iyi geldiği için ilaç sektöründe zerdeçalın çok yaygın bir kullanım alanı olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Gülçin, zerdeçalın şuana kadar bilinen bir yan etkisinin bulunmadığını ancak tüm faydalı yeşil drogların fazlasının zararlı olabileceğini, bunun için de çay olarak tüketiliyorsa günlük 2-3 bardak kullanılması gerektiğini vurguladı. ÇALIŞMASIYLA ”ONUR ŞEREF” SERTİFİKASI ALDI Zerdeçal’ın yüzde 30′unu ”curcumin” molekülünün oluşturduğuna değinen Gülçin, sözlerini şöyle sürdürdü: ”Biz de çalışmalarımızı bunun üzerine yoğunlaştırdık. Çünkü zerdeçalın etken maddesi biyolojik olarak zerdeçala aktiflik kazandıran curcumin molekülüdür. Bundan dolayı curcumin molekülü üzerine bir çalışma yaptık. Bir yıllık çalışmada deneysel çalışmadan sonra tezi tamamladık ve yayına dönüştürdük. ‘Antioxidant And Radical Scavenging Properties Of Curcumin’ adlı çalışmamız, ‘Chemico Biological Ineractions’ dergisinde hemen kabul edildi ve kabulü ile birlikte 50 civarında atıf aldı. Çalışma hem yurt içi hem yurt dışı bilim adaları tarafından çok güzel bir şekilde karşılandı. Özellikle online olarak bilim adamları çalışma hakkında bilgi istedi.” Zerdaçalın, en can acılı noktasının ise yayınlanan dergide scopus arama motorunda en çok atıf alan makale olduğunu belirten Gülçin, Elsevier (ünlü bilimsel yayınevi) tarafından kendisine çalışmasından dolayı ”Onur Şeref” sertifikası verildiğini ifade etti.

Ayva marmelatı




Malzemeler:

3 ayva 1.5 su bardağı portakal suyu 2.5 su bardağı toz şeker Yarım limon suyu 2 su bardağı su 3-4 karanfil

Yapılışı:

Ayvalar soyulur ve rendelenir. Rendelenmiş ayva, ayva çekirdekleri, karanfil, portakal suyu ve toz şeker tencereye alınır. Kaynayınca altı kısılır, 10 dakika kaynadıktan sonra limon suyu ilave edilir. Çok ince ateşte ayvalar yumuşayıp marmelat kıvamı alana kadar kaynatılır. Altı kapatılır, sıcak sıcak kavanoza doldurulur. Ağzı sıkıca kapatılır, ters çevrilir... Afiyet Olsun...

İçli köfte böreği




Malzemeler: 4 yufka 2 yumurta 1 fincan sıvı yağ1 yemek kaşığı tereyağ ı (tepeleme) Galeta unu İç Malzemesi:150-200 gr kıyma 1 fincan köftelik bulgur 1 soğan 1 tatlı kaşığı domates salçası 2-3 kaşık sıvı yağ 1 fincan ceviz içi Birkaç dal maydanoz 1 çay kaşığı karabiber 1 tatlı kaşığı pul biber Yapılışı: Bulgur kaseye alınır, üzerini geçecek kadar kaynar su eklenir, ıslatılır. Soğan yemeklik doğranır. Tavaya sıvı koyulur, kıyma kavrulur. Üzerine doğranan soğan eklenir karıştırılır, diriliği gidene kadar kavrulur. Salça , karabiber, pul biber eklenir, Maydanoz doğranır, eklenir. Altı kapatılır. Islatılan bulgur ve ceviz içi eklenir, karıştırılır. Soğumaya bırakılır. Yufka tezgaha serilir. Tereyağı ve sıvı yağ tavaya alınır, çiğ kokusu gidene kadar biraz ısıtılır, soğumaya bırakılır. Biraz ılınınca her yufkaya 4-5 yemek kaşığı kadar gezdirilir. Her tarafına eşit şekilde iyice yayılır. Yufka sekiz eşit parçaya kesilir. Geniş kısmına hazırlanan içten koyulur, sigara böreği şeklinde kenarlarını içeri katlayarak sarılır. Bütün yufkalara aynı işlem uygulanır. Yumurtalar kırılır. Yufkalardan kalan yağ yumurtaya eklenir. İyice çırpılır. Börekler önce yumurtalı karışıma sonra galeta ununa batırılır. Tepsiye dizilir. Önceden ısıtılmış fırında 180-190 derecede kızarana kadar pişirilir.

Lor peynirli kek




Malzemeler

3 yumurta 3 çay bardağı toz şeker350 gr lor peyniri (tuzsuz)1 çay bardağı sıvı yağdocument.write ("");1 paket kabartma tozu1 paket vanilya1 çay kaşığı karbonat (silme)1 portakalın kabuğu (rendelenecek)1 tam + 1 bardaktan bir parmak eksik un

Yapılışı

Yumurta ve toz şeker köpürene kadar çırpılır. Lor peyniri, portakal kabuğu ve sıvı yağdocument.write (""); ilave edilir, karıştırılır. İlk bardak un ilave edilir karıştırılır. İkinci bardak un eklenirken kabartma tozu, vanilya ve karbonatla beraber elenerek eklenir, karıştırılır. Kek kalıbı yağlanır ve unlanır. Karışım kalıba boşaltılır. Önceden ısıtılmış fırında 170-180 derecede pişirilir. Fırından çıkarmadan önce mutlaka kürdan batırarak içinin pişip pişmediği konrol edilmelidir.

Yoğurtlama




Malzemeler:

3-4 tane patlıcan 2 diş sarımsak 1.5 su bardağı yoğurt 1 yemek kaşığı pul biber 1 fincan zeytinyağı Tuz

Yapılışı:

Patlıcanlar közlenir, kabukları soyulur. İri parçalar halinde doğranır. Sarımsak ve tuz derin bir kapta havan yardımıyla ezilir. Üzerine patlıcanlar eklenir. İyice dövülür. Havanınız yoksa çok ince doğrayıp, çatalla ezerek kıvam verebilirsiniz. Üzerine yoğurt eklenir, karıştırılır. Servis kabına alınır. Zeytinyağı tavaya alınır, iyice ısınınca pul biber eklenir, altı kapatılır. Yoğurtlamanın üzerine gezdirilir. Servise hazır, Afiyet Olsun... tencere.tv

Bath & Body Works'ten elma şekeri tarifi


Yılın en sevilen zamanında evinizi süslüyor, ışıklandırıyor, hediyeler ile sevdiklerinizi mutlu ediyorsunuz. Artık Bath&Body Works mumları ile hem yılbaşı dekorunuzu tamamlayacak hem de evinizi yılbaşının muhteşem kokusu ile saracaksınız! Üstelik kokusuyla başınızı döndüren bu mumların üzerinde bulunan özel tatlı tarifleri ile benzersiz lezzetler tadacak, tüm duyularınıza hitap eden unutulmaz bir yılbaşı geçireceksiniz!

Winter Candy Apple

10 Adet Elma2 Bardak şeker1 Bardak mısır şurubu1.5 bardak suYarım bardak tarçınlı şekerYarım çay kaşığı karanfil1 çay kaşığı tarçın yağı4 damla kırmızı renk vericiTahta çubuklar

Yapılışı

Yağlı kağıt kaplı tepsi üzerine ortasından tahta çubuk geçirilmiş elmalar dizilir. Şeker, mısır şurubu ve su tencere içerisine konur, kısık ateşte karıştırılarak pişirilir. Karışım kaynadıktan sonra tarçınlı şekerler ve karanfil eklenir iyice kaynatılır. Karışım ocak üzerinden alınır ve soğumaya bırakılır, ılındıktan sonra içerisine tarçın yağı ilave edilir. Çubuklu elmalar bu karışıma batırılır ve tepsiye dizilerek soğumaya bırakılır.